ÜÇ BOYUTLU VE ANİME BİR MALKOÇOĞLU ÖYKÜSÜ YA DA “AVATAR” ÜZERİNE …
Evet kabahat benim. İnsan hazzetmediği ve hazzetmediğini her fırsatta dile getirdiğitürdenbir film için sinemanın kapısına dayanıyorsa kabahatin büyük kısmını kabul etmeli doğru .. Ama James Cameron’ın 14 yıllık emeğini göze sokan eleştirmenlerin ya da kamera arkası çekimleri yağlandıra ballandıra yayınlayan sinema programlarının hiç mi kabahati yok ?
Üç boyutlu film izlemenin keyfi –ki 10 dakika sonra uçup gidiyor- bir tarafa bırakılırsa, belki on bininci kez işlenmiş bir öykünün animasyonla servis edilmişi Avatar… Pandora adlı gezegende yaşayan Na’vi adlı “insanımsı” bir ırkın vatanı, dünyanın (ya da evrenin) enerji sorununa derman olacak son derece değerli bir madenin (Adına “bor” diyesi geliyor insanın) yegâne yatağıdır … Hâl böyle olunca Pandora, filmde adı konmamış dünyalıların (ki biz onların ABD’li olduklarını hemencecik anlıyoruz) ilgi odağı halindedir.
Bildik yöntemlerle Na’vilere yaklaşan ve işbirlikçiler oluşturup, yerli halkı madenden uzaklara taşınmaya ikna etmek için aklın sınırlarını zorlayan bilimsel yöntemler geliştiren dünyalılar, Na’vi bedenine yerleştirdikleri insanlar aracılığıyla emellerine ulaşmaya çalışırlar. Bu anlamdaki baş rol ise, felç olduğundan ayakları tutmayan asker Jake Sully’nindir .. Tıpkı Malkoçoğlu filmlerinde Bizanslı rahibin kılığına giren Cüneyt Arkın gibi, Jake de Na’vilerin içine salınır .. Salınır salınmasına da her Bizans İmparatoru’nun olduğu gibi Na’vilerin liderinin de Neytiri isimli bir kızı vardır ..
Bundan sonrasını tahmin etmek hiç de zor değil .. Jake’in tam bir Na’vi olabilmesi için gereken her şeyin uygulamalı olarak öğretilmesi görevini Neytiri üstlenir ve bu süreç ikilinin aşkını da gündeme getirir …
Ancak düşman zaman kaybetmek istememektedir. Söz konusu aşkın, Jake’in verilen ikna görevini yapamaması sonucunu doğurduğunu gören kötülerin lideri, saldırının başlatılması emrini verir. Yerli haber bültenlerinde sıkça görmeye alıştığımız dozerlerin dev boyutluları, kutsal ruhun mekânı dev ağacı yok etmek üzere hareketlenirken, Na’vilerin direnmesi üzerine silahlar ateşlenir ve yangın bombaları, füzeler sahne alır. Sonuç, yerli halk ve ülke açısından Irak ya da Afganistan’dakinden farklı değildir … ABD, Na’vi ülkesine de barış ve sükunet getirmiştir … (!)
Ne ki her masalda olduğu gibi iyiler kazanmalıdır ve Na’viler, Jake’in önderliğinde topyekûn saldırıya geçerler … Na’viler, bildikleri yöntemler ve Jake’in, (Köroğlu’nun çağdaş yorumuyla ortaya çıkan bir yerli filmdeki heyula savaş aracını çağrıştıran) mitolojik kanatlı dev/Tanrı destekli önderliğiyle zafere ulaşıp zafere ulaşır, biz de çıkarız kerevete …